Gömleğin sol üst cebinde sigara paketi, paket yarıya kadar çıkmış. Çünkü alttan kibrit destekli, sigaranın markası önem arz ediyor; okunmalı...
Saat öğlen 12.00’ye geliyor konuyu uzatıyor da uzatıyor. 12.00’yi buldurursa öğlen yemeğini kurtaracak. Alttan dalıyor, alttan alıyor, gözler saatte; ha oldu, ha olacak.
Karşısında da Mimar Sinan Özkan var. Kurtarmaya çalışıyor memleketi. Arkadaş ise öğle yemeğini!
Saat 12.00’ye geldi gelecek, son bir gayret yükleniyor konuya, karşı koyuyor en keskin haliyle; bu, burada bitmez, devam etmeli. Mimarımız bakıyor saate “öğlen oldu artık, yemek yemeli.”
Arkadaşımız da atlıyor hemen lafa “Haklısınız, konu yemekte devam etmeli.”
Pilav üstü döner kesmiş, bizimkinin sesi soluğu, çıtı çıkmıyor; masada şifasını arıyordu yoğurt ve de salatada.
Ha gayret, doydu doyacak bizimkisi. Gözü tatlıda haspanın, bir taraftan da peşinden masaya gelecek hesabın.
Ne olur Sinan’ı sormayın bana. O, sarmış siyasete, girmiş havaya, dinleyeni yok işte konuşuyor havaya.
Atı alan Üsküdar’ı geçmiş gidiyor, mübarek ipten boşanmış gibi yedikçe de yiyor.
Çorbadan girdi, çıktı döner kebabından. Hiç haberi yok masanın hesabından. Nihayet doydu, doğrulttu belini, kolonyalı mendil ile de sildi ağzını yüzünü ve elini. Beklemedi masadan kalkması için kimseyi, gitmek üzereyken döndü baktı Sinan’a… “Eğer” dedi “Kazanırsa tuttuğun adayın, o gün bendedir yemek hesabın.”
Bakakaldı Sinan, gidenin arkasından. Merak ediyorum Sinan kardeş: Ne zaman kurtulacaksın bu Sarışın Sevdasından?
(22 Haziran 2009)
16 Ekim 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder