Kartallar uzun yaşayan kuşlardandır. Amerika’nın sembolü de kel kartallardır. Bu kel kartallar çok yükseklerde yaşarlar. Bir gün bu kel kartallardan birine sormuşlar “Sen uzun yaşarsın, biliyoruz” demişler. “Amma velâkin bir sorumuz olacak sana.” “Sorun bakalım” demiş kartal ve sormuşlar; “Bu ahir zaman içersinde, yaşadığın bunca ömürde insanların görmediği ama senin gördüğün bir şey oldu mu?” Kel kartal bir iç geçirmiş, şöyle uzaklara bir bakmış ve “Bakın” demiş. “Çok sene önce idi, o yıl bir karakış yaptı ki sormayın; Bir gece şu karşı ki köknar ağacının tepesine tünemiş idim ve o gece bir kar yağdı, bir kar yağdı, ağacın dallarını kapattı patilerime kadar geldi” demiş ve devam etmiş: “Sonra hava aniden lodosa çevirdi. O gece yağan karlar sabaha kadar eridiler gittiler. İşte bunu, işte bunu” diye iç geçirmiş “İşte bunu hiçbir insanoğlu görmedi, göremedi. Çünkü uykudaydılar. Uyuyorlardı ama ben gördüm” demiş kel kartal. Kanatlarını açarak mavi gökyüzüne doğru uçmuş gitmiş.
Güzel bir hikâye idi değil mi? Bizlerin yaşamında karakışlar vardır. Başımıza yağan karların erimesi için hep lodosun esmesini mi bekleyeceğiz? Yağmurlar nereye yağar, karabulutların dağılması için poyrazın yolu mu kollanır? Sarı Prens nerede? Berlin’de midir, Paris’te midir? Bilinmez! İhtilaller önce kendi evlatlarını yermiş, gitmenin şimdi sırası mıydı? Ya Kara Şahin ne yapıyor? Gidin, tez haber salın varsın gelsin. Hint elinden kumaş getirmenin hiç sırası değil. Meydan gümbür gümbür gümbürdüyor. Bir Yavuz genç çıktı meydana. Mayıs ayındayız ama ben üşüyorum. Işıkları göremiyorum ve ısıtmıyor içimi. Memleketimin Yılmaz bekçisi nerede? Sevinmek istiyorum, ama hep üzülüyorum. Bir türkü dökülüyor dudaklarımdan:
Mevla’m gül diye iki göz vermiş,
Bilmem ağlasam mı, ağlamasam mı?
Dura dura bir sel oldum erenler,
Bilmem çağlasam mı, çağlamasam mı?
Neden Mahsuni gibiler bir tanedir? Bir sürü insan var çevremde ama ben yalnızım. Berlin hüzünlü bir şehirdir. Kanarya kuşu da öyle. İspinozlar neşelidir ama ihbarcıdır, çabuk öterler. Kartallar uzun yaşar, ama düşmanı yanı başındadır. Gittiğin yağmurlarla gel, döndüğünde ıslık çal, ben karşılarım seni elimde kırmızı güllerle.
Gelip geçen baharları,
Üzüm satan hazanları.
Gence kalem kıranları
Yazamadım, yazamadım.
Kötülük seni asla yazmayacağım.
(29 mayıs 2008)
8 Ekim 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder